Biz topluma karşı sorumluyuz

0
647

Sayın Fadılloğlu, öncelikle okuyucularımıza kendinizden ve kariyerinizden bahsedebilir misiniz?

İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi mezunuyum. Yüksek lisansımı Marmara Üniversitesi’nde tamamladıktan sonra kariyerime Haydarpaşa Numune Hastanesi’nde doktor olarak başladım. Daha sonra Abbott bünyesinde Avrupa, Asya-Pasifik, Japonya, Kanada ve Türkiye’de görev yaptım. Abbott Türkiye Genel Müdürü iken, 2012 yılında GSK Türkiye ekibine Başkan Yardımcısı ve Genel Müdür olarak katıldım. 2014 yılından beri de Türkiye ve Kafkasya Bölgesi’nden Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Bölgesel Genel Müdür olarak GSK’daki görevime devam ediyorum.

GlaxoSmithKline (GSK) 18. yüzyılın başlarına kadar uzanan uluslararası bir geçmişe sahip… Kuruluşunuzdan bu yana, nasıl bir süreç geçirdiniz? Kısaca anlatabilir misiniz?

Dünya çapında 115’ten fazla ülkede yaklaşık 100 bin çalışanımızla faaliyetlerimizi İlaç, Aşı ve Tüketici Sağlığı olmak üzere 3 farklı alanda sürdürüyoruz. Hasta odaklılık değerimiz ışığında, aşıdan solunum ve kritik hastalıklara, akıl sağlığından, sinir sistemi hastalıklarına, kalp damar ile sindirim hastalıklarından, dermatoloji ve tüketici sağlığına kadar pek çok önemli alanda yenilikçi ürün portföyümüzle toplum sağlığını korumak ve geliştirmek için çalışıyoruz. 50 yılı aşkın süredir. 850 çalışanımızla faaliyetlerimizi sürdürdüğümüz Türkiye, GSK Global için büyük öneme sahip. Hatta bu çerçevede geçtiğimiz yıllarda önemli adımlar atıldı.  2012 yılında 30 ülkeden oluşan GSK MEA (Ortadoğu ve Afrika) bölgesinin merkezi İstanbul’a taşındı. Geçen yıl ise Ortadoğu ve Bağımsız Devletler Topluluğu’ndaki operasyonlar yeniden düzenlenerek, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Orta Asya ve Ukrayna’dan oluşan MENA-CIS isimli yeni bir bölge oluşturuldu. Şu anda GSK bünyesi altındaki 30 ülkenin yönetim üssü İstanbul ofisimizde yer alıyor. Ayrıca yönetim üssü olarak dünyanın birçok ülkesinden farklı yetenekleri ülkemize çekiyor ve Türkiye’den   yurtdışına da çok sayıda yeteneğin erişimini sağlıyoruz.

GSK, Dünya Sağlık Örgütü tarafından “üç öncelikli hastalık” olarak tanımlanan AIDS, tüberkoloz ve sıtma başta olmak üzere birçok hastalık için ilaç ve aşı üretmektedir. Bize şirketinizin ürün politikaları hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Biz GSK olarak, toplumda yardıma ihtiyaç duyan her kesime sağlık hizmetleri ulaştırmayı ve ilaç erişimini maksimum düzeye taşımayı sorumluluk edinmiş bir firmayız. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde hala etkisini sürdüren sıtma ve tüberküloz gibi hastalıklarla mücadele için, İspanya’nın Tres Cantos bölgesinde AR-GE çalışmaları yürütüyoruz. Buradaki araştırma tamamen, kamusal halk sağlığına fayda sağlamak üzere GSK’lı 100 bilim adamı ve Medicines for Malaria Venture tarafından desteklenen 25 bilim adamının çalışmalarına dayanıyor. 2014 yılının Temmuz ayında sıtma aşımızın onayı için European Medicines Agency’e başvuruda bulunduk. İlgili uygulama hayata geçtiğinde, GSK olarak sıtma konusunda ihtiyaç bölgesine gerekli olan sağlık hizmetini ulaştırmış olmaktan mutluluk duyacağız.

 

Diğer yandan global çalışmaları desteklemek üzere, GSK’nın yenilikçi ilaç ve tedavi çalışmalarına paralel bir yaklaşımla “Discovery Fast Track Challenge” adlı bir yarışma düzenliyoruz. İlaç alanında yürütülen çalışmaları desteklemek ve bu alanda bilim insanlarının keşiflerini en hızlı şekilde hayata geçirmek üzere Discovery Partnerships with Academica (DPAc) üzerinden başlatılan yarışmaya başvurular, GSK işbirliği sayesinde farmakolojik olarak aktif yeni moleküllerin keşfedilmesine liderlik ediyor. Geçtiğimiz yıllarda GSK, Discovery Fast Track Challenge aracılığı ile Kuzey Amerika ve Avrupa’daki akademik kurumlardan katılım gösteren 20’nin üzerine araştırmacı bilim adamı ile pek çok önemli işbirliğine imza attık. Tamamen akademik çalışmalara yönelik olarak düzenlenen bu yarışma aynı zamanda, GSK’nın bilimsel kaynaklarına ve uzmanlığına erişim sağlanması ve yenilikçi çalışmalar rehberliğinde yeni ilaçların hayata geçmesine katkı sağlanması adına da eşsiz bir fırsat sunuyor. Bu sene için de duyurumuzu yaptık, başvurular 24 Nisan tarihine kadar devam ediyor.

 

Bu arada GSK Türkiye, GSK Globalin Ar-Ge çalışmaları için yatırım yapacağı öncelikli ülkeler listesine (GSK Clinical Country Footprint) de eklenmiş bulunuyor. Böylece, GSK Türkiye olarak aşı alanında sahip olduğumuz ayrıcalıklı konumumuz, ilaç konusunda yapılacak klinik çalışmalar için de geçerlilik kazandı. Bu başarının, ülkemizde sadece aşı değil aynı zamanda ilgili olduğumuz tüm medikal birimlere ilişkin Ar-Ge yatırımlarının gerçekleşmesi ve Türkiye’de birçok klinik çalışmanın yürütülecek olması anlamında büyük bir fırsat yaratacağına inanıyorum.

Tüm dünyada yaşam kalitesinin artmasında önemli çabalar göstermektesiniz. Misyonunuz gereği üstlendiğiniz sosyal sorumluluk projelerinden bahsedebilir misiniz?

Dünyanın lider aşı ve ilaç şirketlerinden biri olarak, hizmet sunduğumuz her coğrafyada sosyal değer yaratacak çalışmalara imza atma sorumluluğunu taşıyor ve bu sorumluluğu işimizin bir önceliği olarak kabul ediyoruz.  GSK çalışanları da her zaman ‘Sorumluluklarımız sadece GSK’da işimizi yapmak değil, biz topluma karşı da sorumluyuz’ bilinciyle hareket ediyor. Bu perspektifle, tamamen gönüllü çalışanlarımızdan oluşan Turuncu Hareket isimli bir sosyal sorumluluk kulübü kurduk. Turuncu Hareket Sosyal Sorumluluk Kulübü, toplumda yardıma ihtiyacı olan alanları belirleyerek o alanlarda fark yaratacak projeleri hayata geçiriyor. Geçen yıl yaşanan ve tüm Türkiye’nin dikkatini çeken Soma’daki maden kazasının ardından ‘Turuncu Pedal Hareketi’ni oluşturduk. Soma’ya bisiklet turu düzenleyerek çevirdiğimiz her 2 km pedal için Soma’da yaşayan ve Halk Eğitim Merkezi dikiş/nakış kursunu tamamlayan kadınlara birer dikiş makinesi hediye ettik. Turuncu Pedal Hareketi son olarak, Çanakkale Zaferi’nin 100’üncü yılı nedeniyle şehit askerlerimiz ile cephede şehit olan tıbbiye öğrencileri ve sağlık subaylarını anmak amacıyla 12 gönüllü GSK çalışanı ile 18 Mart’ta Levent’teki merkez ofisimizden bisikletlerle yola çıktı ve Çanakkale Şehitliği’ne kadar 3 gün boyunca 330 km pedal çevirdi.

Bir diğer önemli projemiz de ‘Kök Hücre Kardeşliği’. Bu proje ile kök hücre tedavisi ve bağışı hakkında farkındalık yaratmayı hedefliyoruz. Henüz çok yeni olan Kök Hücre Kardeşliği projemiz kapsamında, organizasyonumuzda 200 kişi bağışta bulunarak ilik bankasına kayıt oldu. 2014 Sağlık Gönüllüleri – Türkiye Derneği ve Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği tarafından özel ödüle layık görülen Kök Hücre Kardeşliği, 2015 yılında dış paydaşı da içine dahil ederek toplumsal farkındalık yaratma amacına hizmet edecek. Kök Hücre Kardeşliği projesini sektörel bir seferberliğe dönüştürmek üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Gençleri bağımlılıklardan uzak tutmak için Toplum Gönüllüleri Vakfı işbirliğinde hayata geçirdiğimiz Bağlanamam – Sağlıklı Gençlik Hareketi ise bir diğer sosyal sorumluluk projemiz. Bağlanamam – Sağlıklı Gençlik Hareketi ile 120 bin genci bağımlılıkların zararlarına karşı bilinçlendirme hedefi ile Türkiye’nin dört bir yanındaki lise öğrencilerine TOG işbirliği ile eğitimler veriliyor. Toplam 45 ilde uygulanacak birebir eğitimler ve sosyal medya platformları aracılığıyla gençlerin daha sağlıklı ve daha kaliteli bir yaşam sürmeleri için farkındalık yaratmayı amaçlıyoruz. 2014 yılını, Bolu, Isparta, Samsun, Sivas, Muğla ve Erzincan’da toplam sekiz lisedeki eğitimlerle kapatan Bağlanamam – Sağlıklı Gençlik Hareketi, ikinci yılında Ardahan, Bolu, Denizli, Diyarbakır, Isparta, Kırıkkale, Kocaeli, Aydın ve Yalova’daki gençlere ulaşacak.

Gelişmekte olan ülkelerde görülen hastalıklara karşı yapılan faaliyetlerde kamu ve özel sektör işbirliği sizin için neyi ifade ediyor? Bu alanda yaptığınız çalışmalardan bahsedebilir misiniz?

Bu konuda örnek verebileceğimiz en önemli çalışma kamu ve özel sektör işbirliği ile yürüttüğümüz KOAH farkındalık kampanyası. ‘Hayat Sizden Uzaklaşmasın’ adlı KOAH farkındalık kampanyası, Türk TORAKS Derneği, GARD Türkiye Çalışma Grubu ve T.C. Sağlık Bakanlığı ve GSK Türkiye işbirliğinde hayata geçirildi. Bu projede hedef; toplumsal farkındalığın yanı sıra, hekimlere özel düzenlenecek seminerlerle tanı, teşhis ve tedavi alanlarında doğru yönlendirme yapılmasını sağlamak. GSK Türkiye olarak bu projeye katkı sağlamaktan büyük memnuniyet duyuyoruz. Kamu spotları, gazete ilanları, TV yayınları, kahvehane posterleri, billboard ve apartman cephesi giydirmeleri ile devam eden kampanya çalışmalarından bugüne kadar alınan sonuçlar ise oldukça sevindirici. Ocak ayı boyunca televizyonda yayınlanan kamu spotlarını 18 milyon kişi en az bir kere seyretti. Gazete ilanları ile 2,1 milyon, kamu spotları ile 2,3 milyon kişiye erişim sağlandı. Ayrıca 300’ün üzerinde billboard’da kampanya afişlerimiz gösterildi ve 11 apartman cephesi bu afişlerle giydirildi. Posterlerimizle 150 kahvehaneye girdik.

GSK olarak gündeminizde olan yeni projeler ve ulaşmak istediğiniz hedefler nelerdir?

GSK Türkiye’yi Ar-Ge, üretim ve Türkiye’yi GSK içinde bir yönetim üssü olarak konumlandıran başarılarımızın yanı sıra, sağlık sektörüne öncülük edecek yeni bir çalışma modeliyle tüm paydaşlarımız nezdinde sektör adına bir sorumluluk üstleniyoruz. Bu model altında başlattığımız bir dizi çalışma içinde hekimlere, eczanelere ve satış ekibimize yönelik yeni uygulamalarımız ile ilaç ve sağlık çözümleri sektöründe bir ilki gerçekleştiriyoruz. Yeni çalışma modelimiz ile öncelikle tanıtım profesyonellerinin başarı ölçümlerini, nicelik değil nitelik bazlı bir değerlendirmeye tabi tutmaya ve sağlık profesyonellerinin medikal ve bilimsel kapasitelerinin artmasına katkıda bulunacak yenilikçi çalışmalara imza atmaya hazırlanıyoruz. İlk aşaması 2015 yılı itibariyle uygulamaya başlanan yeni model kapsamında tanıtım profesyonellerinin ücret kriterlerini değiştiriyor ve satış kotalarını kaldırıyoruz. Bu değişime paralel olarak, tanıtım profesyonelleri, satışlarına göre değil GSK değer ve davranışlarını ne ölçüde benimsedikleri, teknik bilgilerinin düzeyi, hastaya verilen sağlık bakımını desteklemek için sundukları hizmetin kalitesi ve GSK’nın genel iş performansı kriterleri çerçevesinde değerlendirilecek. Modelin ikinci aşamasında ise 2016 itibariyle hekimlerle ve diğer sağlık profesyonelleriyle yürütülen işbirliğinde değişiklikler olacak. Sağlık profesyonellerinin GSK adına konuşma yapmaları ve tıbbi konferanslara katılımı için yapılan bireysel ödemeleri kaldırıyoruz. Bunun yerine sağlık profesyonellerinin tıbbi konferanslara katılımlarının bağımsız üçüncü partiler aracılığıyla yapılmasını sağlayan bir modele geçiyoruz. GSK Türkiye olarak, sağlık sektöründeki bir diğer önemli paydaş olan eczacılarla da etkili bir diyalog kurmayı önemsiyoruz. Bunun bir göstergesi olarak, ilaç alanındaki ticari satış kanallarını tek elde birleştirdik ve eczanelere en iyi desteği sunmak üzere yeni bir yapılanmaya gittik. Bu arada ‘dijital mükemmellik” önemli hedeflerimiz arasında yer alıyor. Ürün ve hastalık bilgisini tüm sağlık profesyonellerine uygun şekilde aktarabilmek için çok kanallı iletişim modelimizi, dijital kanallara aktarıyor ve teknoloji ile geliştiriyoruz.