GELECEĞİN LİDERLERİ MEF ÜNİVERSİTESİ’NDE YETİŞİYOR

0
791

‘‘Flipped Learning” eğitim-öğretim sistemini tüm lisans programlarında Türkiye’de ve dünyada ilk kez uygulayan MEF Üniversitesi, eğitimi ters yüz ediyor ve yükseköğretime öncü olmaya devam ediyor. Üniversitenin kuruluşunda ise eğitimin duayen ismi Dr. İbrahim Arıkan ile yükseköğretimin öncülükleri ile tanınan ismi Prof. Dr. Muhammed Şahin yer alıyor.

-Okuyucularımız için sizi biraz tanıyabilir miyiz? Akademik kariyerinizden bize bahsedebilir misiniz ?-

1965 yılında Rize Pazar Sivritepe Köyü’nde doğdum. Köyüm çok eğimli olduğundan tavuğun bile yuvarlandığı köy olarak bilinir. İlk orta ve lise hayatımı burada tamamladım. 1987 senesinde İTÜ Geometrik Mühendisliğinden mezun oldum. İki sene sonra Milli Eğitim Bakanlığı Burslusu olarak İngiltere’ye giderek master ve doktoramı tamamladım. Sonrasında Türkiye’ye dönerek İTÜ ‘de göreve başladım. 2008-2012 dönemleri arasında İTÜ’de rektörlük yaptım. 2013 Mart ayından itibaren  MEF  Üniversitesi  Kurucu Rektörlüğünü yürütüyorum.

İTÜ’ye dönerken Milli Eğitim Bakanlığı Burslusu olduğum için şahsıma bir tercih sundular. Herhangi bir üniversiteye ya da bir devlet kurumuna yerleştirebilmeniz için tercih haklarınız oluyor.  Benim tek tercihim İTÜ oldu ve riskli de olsa başka seçenek  düşünmedim.  Amacım bu üniversitede projeler yapan iyi bir akademisyen  ya da rektör olmaktı. İdari  kariyerimde  basamak basamak gitmek zorunda olmadığımı düşündüm. Hayatım boyunca hedefime tam konsantre oldum  ve alternatif seçenekler düşünmedim. İdealist gençlerimiz için şunu belirtmeliyim ki; ilk aşamada hedefinize ulaşamayabilirsiniz. Böyle durumlarda hayal kırıklığına kapılmak yerine yeniden denemeliler.  Mesela, 1994 senesinde İngiltere’den döndüğümde akademisyen olarak proje başvuruları yapıyordum. Destek görmediğim zamanlar oldu ve pes etmedim. Çünkü o projenin aslında önemli olduğunu ve bir gün birilerinin dikkatini çekeceğine inanıyordum. Bu yüzden rektör olmadan önce çok ciddi projeler yürüttüm. Bütçesel olarak belirtmem gerekirse 2008 yılı öncesinde İTÜ’de bizzat yürütücüsü olduğum projelerimin yıllık ortalama bütçesi İTÜ’deki araştırma bütçesinin beşte biriydi. Daha çok ülkemi, İstanbul’u ve memleketim Rize’yi ilgilendiren projeler yürütmeye çalıştım. Özellikle 1999 depremi sonrası afet ve acil durumu yönetimi gibi konulara yoğunlaşmaya başladım.  Afet yönetimi odaklı ulusal coğrafi bilgi sistemi standartlarını oluşturduk. 1999 depreminden bu yana çok sayıda çalışma yürüttüm,  4 öğrencime Amerika’da ki University of Illinois ile birlikte  İstanbul Deprem hasar analizleri ile ilgili doktora  çalışması yaptırdım.

İTÜ’de de bazı ilklere imza attık. Unutulmamalı ki Ülke kalkınması bilimsel teknolojik üretimden geçmektedir. İTÜ de Teknokentleri geliştirmek için çalışmalar yaptık. Ben geldiğimde 20.000 metrekarelik Teknokent alanı vardı. Devrederken bu rakam 95.000 metrekare oldu. Bunları yaparken devletten bir kuruş  yardım almadık, kredi çekerek yaptım,  2019’a kadar da ödemesi var, hesaplarımıza göre teknokent gelirlerinin yaklaşık %20’si kredi ödemesine gidiyordu. 2011 yılında tematik (ihtisas) Teknokent  kavramını yerleştirdik. 10 bin metrekarelik İTÜ Enerji Teknokenti ile başladık.  2012 Nisan’ında Yönetim Kurulu ile  hava-uzay, ulaştırma, denizcilik, tasarım teknolojileri  ve tematik teknokentler kurma kararlarını almıştık. Bir de beni heyecanlandıran projelerden olan Dijital Türkiye Projemiz vardı. Türkiye Bilişim Sanayicileri (TÜBİSAD) çatısı altındaki Türkiye’nin en büyük bilişim şirketlerinin Ar-Ge Departmanlarını İTÜ’nün içine çekecek,  hem işbirliği hem rekabet içinde bulunacaklardı. Bu önemli projenin mimari projeleri tamamlanmış ve Ağustos 2012’de görevden ayrılırken inşaat ihalesi aşamasına gelinmişti. Maalesef ben ayrıldıktan sonra proje hayata geçirilemedi. İTÜ olarak dünyada en çok mühendislik programını akredite eden üniversite olmuştuk. Amerika’da ki mühendislere verilen profesyonel mühendis anlamına gelen yetkinlik belgesi var. Bu belgeyi almak için gerekli sınavlara Türkiye’den sadece İTÜ mezunlarının girebilmesinin yolu açılmıştı ve 2012’de ilk sınavları İTÜ’de yapmıştık.   Ayrıca 3 yıl Avrupa Teknik Üniversiteleri Birliği İcra ve Yönetim Kurulu üyelikleri yaptım..

 

-MEF Üniversitesi‘nin kuruluş hikayesini sizden dinleyebilir miyiz ?-

MEF Üniversitesi’nın kuruluş yasası Mayıs 2012’de çıktı. İTÜ’den sonra duayen eğitimci Sayın İbrahim Arıkan ile bir araya gelerek farklı bir Üniversite kurmaya karar verdik. Uluslararası arenada sadece MEF’te olabilecek özellikler planlayarak başladık. Eğitim ve öğretim modelimizde fark yaratabileceğimize karar verdik. Yeni neslin algılama hızları, ilgi alanları çok farklı. Olayları çoklu takip edebilme yetenekleri var. Bu nedenle arayışlara başladık ve Flipped Learning dediğimiz ters düz öğrenme sistemini tüm programlarımızda uygulamaya ve bu şekilde yeni kuşağa uygun bir öğrenme ortamı yaratmaya karar verdik. Dünyanın önemli üniversitelerinde ders bazında kullanılan yöntem olarak oldukça ilgi çeken Flipped Learning’i tüm programlarında uygulayan ilk üniversite olduk. Dünyanın birçok yerinden bu konu ile ilgili davetler almaktayız. Geçen sene Mart ayında San Francisco’da düzenlenen Amerika’nın önemli üniversitelerinden 2000’e yakın rektör ve üst düzey yöneticinin katıldığı 98. ACE’de (American Council on Education) ilk defa bir Türk Üniversitesi olarak konuşmacıydık.  Flipped Learning Üniversiteyi nasıl kurduğumuzu anlattık. Bu yıl’da Washington DC’de yapılan 99. ACE’ya katıldık ve büyük ilgi gördük.

Yine sadece Üniversitemize ait  olan 3+2 (MEF’ten lisans, yurtdışından tezsiz yüksek lisans) ve  3+1 (4 yılda MEF’ten lisans ve tezsiz yüksek lisans) eğitim sistemi ile öncü olduk. Tüm programları bize ait olan bir eğitim modelidir. Bunun yanında İngilizce Hazırlık Okulumuzun tüm okutmanları yabancı uyrukludur. Böylece öğrencilerimiz kısa bir sürede İngilizce konuşmaya başlamaktadırlar. Ders materyallerini dijital ortamda sunan tek hazırlık okuluyuz.

-Öğrencilerinize yüklemek istediğiniz misyon hakkında neler söyleyebilir siniz?-

Bizim vizyonumuz geleceği yönlendirebilecek, girişimci ve yenilikçi global liderleri yetiştirebilmek. Bunun için de 21. Yüzyıl yetkinlikleri dediğimiz İngilizcesinden problem çözmesine kadar birçok yeteneğe sahip öğrenciler mezun etmek istiyoruz. Öğrencilerimiz risk almayı seven öğrencilerden oluşuyor.

 

-Liseden yeni mezun olarak üniversitenizde eğitime başlayan öğrencilerinizin okulunuza ve üniversite yaşamına daha kolay adapte olabilmeleri adına ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?-

Eskisi gibi gençlerde adaptasyon sorunu olduğunu düşünmüyorum. Gençler artık  yeniliklere daha kolay adapte oluyor. Sosyal sorumluluk projeleri  çok önemli. Çünkü öğrenci orada kendisini buluyor, geliştiriyor. İnsana dokunuyor, empati kurmayı öğreniyor. Günümüzde toplumdaki en büyük eksikliğimizin empati kuramamak olduğunu düşünüyorum. Öğrencilerimizin Lisede başlayan sosyal sorumluluk projelere katılımı  Üniversite hayatları boyunca  devam ediyor.

-Üniversitelerinizin tercih zamanlarında öğrencilerin sizinle nasıl iletişime geçtiklerinden bahseder misiniz?-

Tüm Türkiye de yıl boyunca liselere ve eğitim fuarlarına gidiyoruz. Tercih dönemlerinde aday öğrencilerimizi, velilerimizi Üniversitemize davet ediyoruz. Uzman rehber öğretmenler, akademisyenler  ve konusunda uzman profesyoneller ile en güzel şekilde ağırlıyoruz. Gelen çocuklarımıza, ailelerimize üniversitemizi anlatıyoruz. Bizi seçsin ya da seçmesin tercihleri konusunda yardımcı oluyoruz.

Bu yıl gelen öğrencilerimize MEF’i  tercih etme sebeplerini  öğrenmek adına bir anket yaptık. Bu anket sonucunda birinci sırada akademisyen kadrosu, ikinci sırada yeni eğitim ve öğretim modellerimiz tercih nedeni çıktı. Öğrencilerimizin çoğunun bizi seçme nedenlerinden biri de bizim eğitimci geçmişimizdir.  Üniversite eğitimi sınıflarla sınırlandırılmamalıdır. Öğrenciler hayatın tam içinde olmalıdır. Bu yüzden üniversitemizin şehir içerisinde olmasını tercih ettik. İstanbul’un merkezinde eğitim almalarının bile onlara çok şey kazandıracağına inanıyoruz. Kısaca MEF Üniversitesi olarak yenilikçi eğitim – öğretim modeli, akademik yapısı, yönetim anlayışı ile öncü olmaya ve fark yaratmaya devam edecektir.