Türkiye’de tekiz… Dünyada tekiz…

0
946

‘’Patentli menü içerikleri ve iç dizaynı ile Dünyanın tek yumurta konseptli mekânı olan Yumurta Sarayı Türkiye genelinde bayilik vermeye başladı.’’

-Aydın Çoşkuntürk kimdir?

Kırklareli’de doğdum ve tahsilimi orada tamamladım. 30 yıldır İstanbul’da ticaret hayatı ile uğraşıyorum, değişik projeler yapıyorum ve vatanımı çok seviyorum…

-Avrupa’nın ilk yumurta konseptli mekânı olarak Yeni bir marka olma yolunda ilk adımlarını atmış ve ilk şubesini Bostancı da açmış olan Yumurta Sarayı’nın fikri nasıl ortaya çıktı ve kuruldu?

Yumurta Sarayı fikri önce Türkiye’de bir ihtiyaçmış gibi doğdu. Şu şekilde başladı;

Türkiye’de en ucuz besin maddesi nedir? Sudan, simitten, çaydan, kahveden vs. ucuz bir ürün aradım. Bununda yumurta olduğuna inandım ve yumurta ile yola çıkarak bu konsepti başlattım. Yumurta ile yapılan menülerin gerçekten çok ucuza mal olduğunu ve sağlıklı besinler olduğunu tespit ettim. Daha sonra menüyü genişlettim. Bu şekilde yolumuz devam etti.

-Yumurta şekli koltuk ve masaların tasarımı gerçekten çok şık görünüyor ve bu fikir sizden çıkmış, bu çalışma ne kadar sürdü? Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Yumurta Sarayı konseptinin içerisinde olmazsa olmaz dediğimiz noktalar vardı. Buda önce koltuk tasarımıdır. Yani yüzlerce yumurta satan yerlerden ayrılmamız gerektiği için ihtiyaç olduğunu düşündüm. Önce bu koltuğu tasarladım. Sonra da bu koltuğun sağlıklı oturma açılarını tespit ettik. Onun ardından bu koltuğun birde masa dizaynı olması gerektiğini düşündük ve asaların dizaynını da ona uygun olarak yine yumurta şekline getirdik.

-Menünüzdeki yumurta çeşitleri Amerika, İtalya gibi ülkelerde çok tüketilen 39 pişirme şekli ile Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyorsunuz. Patenti size mi ait?

Yumurta Sarayı’nın konsept patenti tamamen bize aittir. Ancak Amerika’dan aldığımız pişirme şekilleri var. Örneğin kavanozda yumurta pişirme şeklini Amerika’dan öğrendik ve Türkiye’de uyguluyoruz. Kavanozda yumurta 2 yaşındaki çocukların ve 80 yaşındaki kişilerin rahatlıkla tüketebileceği bir üründür.

Gerekli araştırmalar Kültür Bakanlığı tarafından yapılmıştır. İddia ediyoruz ki; Türkiye’de tekiz… Dünyada da tekiz… Dünyanın hiçbir yerinde bu konsepti ve menüyü bulamazsınız.

Keşke böyle projelere devlet desteği sağlansa ve daha kolay ilerleyebilsek… Proje üreten insanlara destek sağlanmalı diye düşünüyorum.

-Benim en dikkatimi çeken ‘’Yumurta_yı Hümayun’’ oldu, başka bir yerde yemesi mümkün olmayan bu lezzet Osmanlı Devletin geliyor galiba. Bu lezzetin hikâyesini sizden dinleyebilir miyiz?

Özellikle Kanuni Sultan Süleyman döneminde Yumurta_yı Hümayun aşçılar yarışmasında pişirilen bir üründür. Burada Yumurta_yı Hümayun’u iyi pişirenler saraya baş aşçı olarak giriyormuş. Sarayda bu yemek önemli bir yere sahipmiş diyebiliriz. Ancak Osmanlı Döneminde 3 saat gibi bir sürede pişirilen bu yemek bugünkü teknoloji ile 20 dakika gibi bir sürede hazır hale geliyor.

-Menünüzde yumurta dışında sunduğunuz çeşitler neler?

Menülerimizin tamamında yumurta mevcuttur. Yumurta yoksa da yumurta sos vardır. Örneğin; Izgaralarımız dahi yumurta sosludur. Tabağın altına yayılmış ve haşlanmış yumurtalar bunlar soslanarak üzerine ızgara, et, köfte ve tavuk gibi malzemeler konularak sunuluyor. Tatlılarımız da da yumurta mutlaka mevcut… Özellikle Batı Trakya’dan Kaymaçina yumurta ve manda sütü ile yapılıyor.

-Önce insan sağlığı sloganı ile hizmet veriyorsunuz. Peki, insan sağlığı noktasında nelere dikkat ediyorsunuz?

Mutfağımıza giren yumurta, et vs. tüm ürünler Kırklareli’nden geliyor. Sağlığın ilk adımını burada sağlıyoruz ve mutfağımızda hijyene çok dikkat ediyoruz. Bütün ürünlerimiz eldiven,  bandana kullanılarak hazırlanıyor ve önlükler her gün değiştiriliyor. Kullandığımız çatal, bıçak ve kaşık özellikle hijyenik ortamlarda yıkanıp temizlenir ve tek tek kontrol edilir.

-Sizce Avrupa ve Türkiye arasında yiyecek sektörü olarak farklılıklar var mı? Bizim bu sektörde eksiklerimiz nelerdir?

Biz Osmanlı’dan geldiğimiz için genelde Türk damak tadı onlardan başkadır. Çeşitlerimiz çok ve yöresel lezzetlerimiz çok değişiktir tatlardır. Yumurtayı ele alacak olursak yumurtanın bile her yöremizde değişik pişirme şekilleri mevcut. Egeliler otlu sever, Trakyalılar sucuklu, pastırmalı ve salamlı vs. ete düşkün olurlar. Yani bizim bölgemizde değişik lezzetler var ve Türkiye’de zaten böyle güzel…

-Yeni bayilik vermeye başladınız, bize yurtiçindeki bayilik çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Bayilik çalışmalarımızda bizim bir sloganımız var. Burada benim param var ben bayi olmak istiyorum diyen arkadaşlar bize bayi olamazlar. Önce bize kendi lokasyonlarını belirtirler ve biz kontrollerini yaparız. Eğer lokasyonları uygun ise mimar arkadaşlarımız daha sonra burayı ziyaret ederek planlamasını yaparlar. 3 ayrı eğitimden geçerler.

  1. İş yeri sahibinin eğitimi
  2. Personelin eğitimi
  3. Aşçı eğitimi

Bu eğitimlerden başarı ile geçtikten sonra biz bayimiz oldunuz diyebiliriz.

-Avrupa’da hiç olmayan bir şeyi ilk bizden birinin uygulaması ne kadar gurur verici bir hadise… Peki, Avrupa’da şube açma fikrinizi ne zaman hayata geçirmeyi düşünüyorsunuz?

Şuandaki projelerimiz 2019 yılının sonuna kadar Türkiye çalışmalarımızı sürdüreceğiz, bu arada Avrupa’daki lokasyon görüşmelerimiz devam ediyor. 2020 yılında Almanya, Hollanda, Amerika ve Fransa buralarda kendi şubelerimiz açacağız. Bütün dünyaya Yumurta Sarayını Tanıtacağız. Bu çalışmaların sonunda ülke ekonomisine faydamız olacağını düşünüyorum.

-İleriye dönük projeleriniz var mı?

Bizim için şuanda en önemlisi Yumurta Sarayı’dır. Yumurta Sarayı’nda da bayilik dışında insanlara bir şeyler katmak, yumurtanın itibarını yükseltelim vs. yumurta aldım kırdım olayı değildir. Türkiye’de bana göre en önemli besin maddesi yumurtadır. Bu sebeple yumurta üretimini, yumurta tüketmeyi nasıl daha iyi safhalara getirebiliriz ve bunun için ne yapabiliriz onu düşünmeliyiz.