Kültür Anayasasının her maddesine duygusal olarak sorumluyuz.
Kültür Koleji 59’uncu yılında… İlk öğrencilerimiz X Kuşağıydı. Şu anda Z Kuşağına hazırlanıyoruz. İlk mezunlarımızın torunları şimdi öğrencimiz. Bu bizim kuruluş hayalimizdi. Şimdi 60’ıncı yılımıza yaklaşırken hayalimiz, gelecek nesilleri de Kültür farkıyla yaşama hazırlayabilmek.
59 yıldır eğitim sektörüne hizmet veriyorsunuz, eğitim sektörüne geçişiniz nasıl oldu? Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Eğitim sektörüne geçişim aslında bir yuvaya dönüş öyküsü. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İşletme-İstatistik Bölümü’nden mezun olduktan sonra Control Data Institute-Londra’da Bilgisayar ve Programlama konusunda lisansüstü çalışmalarda bulundum. Türkiye’ye dönüşümde bilişim alanında özel sektörde çalıştım. Ancak ben sofralarında bile eğitimin konuşulduğu bir ailede büyüdüm. Babamın kurucusu olduğu, aile işletmemiz Kültür Koleji bizim dördüncü kardeşimiz gibiydi, birlikte büyüdük diyebilirim. Gün sonunda eğitimden edindiğim deneyimi, özel sektör deneyiminden kazandığım bilgiyi yine eğitime aktarmak istedim. Dolayısıyla Kültür Koleji’nde, Eğitim ve Yönetim Bilgisayar Sistemi ile Bilgi İşlem Merkezini kurdum. Marmara Üniversitesi’nde pedagojik formasyon eğitimimi tamamladım. Hâlihazırda devam eden İstanbul Kültür Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanlığı ve İKÜ Mütevelli Heyeti Başkan Yardımcılığı görevlerime kadar Kültür’de Kültür2000 Koleji’nin kuruluş çalışmalarının yanı sıra Genel Müdür Yardımcılığı, Genel Müdürlük, İcra Kurulu Üyeliği/Başkanlığı gibi farklı kademelerde görev yaptım. Halen Türkiye Özel Okullar Birliği’nde Yönetim Kurulu Üyeliği ve Yüksek İstişare Kurulu Üyeliği ile de çalışmalarımı sürdürüyorum.
Kurumunuz yarım yüzyılı aşkın süredir benimsediği yönetim anlayışında “kaliteyi” olmazsa olmazları arasında görmüş ve bu görüşünü hazırladığı “KÜLTÜR ANAYASASI” ile temel ilkelerden biri haline getirmiştir. Kültür Anayasası’ndan bahseder misiniz?
29 maddeden oluşan Kültür Anayasası, bizim eğitime bakışımızın bir özeti. Yarım asırdır ayakta duran Kültür değerlerine, Atatürk ilke ve devrimlerine, bilime, insana, doğaya, çevreye, öğrenene ve öğretene karşı bir çeşit manevi taahhüdümüz. Öğrencilerimiz, mezunlarımız, aileler ve eğitimcilerimizle buluştuğumuz payda diyebileceğimiz Kültür Anayasasının her maddesine duygusal olarak sorumluyuz.
İstanbul Kültür Eğitim Kurumları olarak anaokulu, ilköğretim ve lise eğitimlerini bünyenizde barındırıyorsunuz. Farklı yaş gruplarına hitap eden bir okul olarak bu konudaki stratejiniz ve yaklaşımınız nedir?
İstanbul Kültür Eğitim Kurumları olarak K12 düzeyinde eğitim veren bir kurumuz. 3 yaşından 18 yaşına kadar farklı düzeydeki öğrencilere eğitim-öğretim olanağı sunuyoruz. Her düzey için ayrı hedefler belirlemekle birlikte ortak bir stratejiyi benimsiyoruz. Biz, öğrenci merkezli bir okuluz. Öğrencinin ilgi ve ihtiyaçlarına uygun hazırlanmış eğitim programımız ile yaş düzeyine uygun yaklaşımlarla eğitim-öğretim faaliyetlerimizi şekillendiriyoruz. Anaokulu çağındaki öğrencilerimizin ihtiyaçları ile lise çağındaki öğrencilerimizin ihtiyaçları arasında elbette büyük farklar var. Anaokulundaki öğrencilerimizin fiziksel, duygusal, bilişsel gelişimleri için gerekli öğrenme ortamlarını onlara sağlarken lise öğrencilerimizin üniversiteye giriş sürecindeki kariyer algısını yönetme, sınav kaygısıyla baş etme, hızlı okuma, test teknikleri, zaman yönetimi becerilerini kazanmaları yönündeki ihtiyaçlarına yönelik bir program sürdürüyoruz. Asla tek tip bir anlayışımız yok. Aksine, çeşitli ve bireye özgü ihtiyaçları giderme yönünde ve yapılandırmacı bir anlayışla eğitim veriyoruz.
‘’Üniversitelerde kurulan kuluçka merkezleri ve teknokentler gelişme yolundaki en büyük basamaklar.’’
Bilişimin eğitimle entegrasyonunu özel sektörde yakından izleme fırsatı olan bir eğitimci olarak edindiğiniz deneyimleri bizimle paylaşır mısınız?
Bilişim ve özel sektör alanındaki deneyimlerimden iki temel kazanımım oldu. Bilişimin hız, bağımsızlık gibi avantajlarını eğitime uyarlamak öğrenen için müthiş bir deneyim. Biz eğitimde bireyin araştıran ve üreten kimliğini de geliştirmek isteriz. Bilişim bu anlamda eğitimin en güçlü tamamlayıcı unsurlarından biriydi. Bilişimin artılarını en hızlı ve etkili şekilde okullarımıza uyarlama yolunda bu deneyim benim için bir yol haritası oldu. Bilişim alanındaki ikinci kazanımım ise daha felsefi aslında. O yıllarda Türkiye dijitalleşmede henüz başlangıç aşamasındaydı. Geleceği, geleceğin ihtiyaçlarını, eğitimin ve eğitim yönetiminin bu değişime nasıl ayak uydurabileceğini gözlemlemek anlamında müthiş bir deneyim edindim. Banka ve perakende alanında otomasyona geçiş süreci aslında geleceğin insan kaynağı konusunda da benim için ufuk açıcı oldu. “Gelecek 20 yıl içinde nasıl bir insan gücüne ihtiyaç olacak ve biz eğitim olarak bu noktada insan kaynağını yetiştirmek için hangi temel yetkinlikleri programlarımızın içine katmalıyız” soruları üzerine kafa yormaya başladık, ki Kolejimiz bünyesinde kurulan Bilişim Laboratuvarı da bu beyin fırtınasının bir ürünüdür.
Bugün geldiğimiz noktada “bilim, teknoloji ve inovasyon” alanlarında Türkiye ve üniversiteler ne kadar gelişme kaydetti?
Bilim, teknoloji, inovasyon alanında bilinç ve farkındalık oluşturma yolunda Türkiye’de hem bakanlık seviyesinde hem de özel sektör ve üniversitelerde görmezden gelinemeyecek düzeyde bir çaba var. Bilim, teknoloji ve inovasyona ilişkin farkındalığı oluşturduğumuzu söyleyebilirim. Ancak üretmek, geliştirmek ve üretimi sürdürülebilir kılma yolunda gereken iştahı, kaynağı ve cesareti sağlamak için daha fazlasına ihtiyacımız var. Üniversitelerde kurulan kuluçka merkezleri ve teknokentler gelişme yolundaki en büyük basamaklar. Ayrıca vakıf üniversitelerinin sayısının artması da ülkemiz adına oldukça olumlu sonuçlar doğurmuştur. Üniversitelerdeki araştırma merkezleri, uluslararası faaliyetler, Avrupa Birliği projeleri, gençlerimizi üretken ve evrensel farkındalıkla dünya vatandaşı bireyler haline getirmiştir.
Öğrencilerinizi hayata hazırlarken edindiğiniz temel prensipler nelerdir? Hayata hazırladığınız gençleri ne şekilde donatıyorsunuz?
Yaratıcı, girişimci ve yenilikçi düşünen bireyleri yetiştirmeyi hedefliyoruz. Kültür Koleji ve Kültür2000 Kolejinde İnovasyon ve Bilim Merkezlerimiz var. Öğrenciler, anaokulundan itibaren algoritmik düşünme ve kodlama eğitimi, Arduino, robotik, sanal gerçeklik uygulamaları, greenbox teknolojisi, 3D yazıcılarla üretim ve daha pek çok teknolojik uygulama olanağına sahipler. “Kültür” lü öğrenciler kendi mobil oyunlarını yazıyorlar, Arduino ile pek çok araca hareket kazandırıyorlar. 3D yazıcıda kendi tasarladıkları ürünü basıyorlar. Kodlama ile yapay zekâ uygulamaları yapıyorlar. Özetle, Kültür’de her hayal ve fikir bir ürüne dönüşecek olanağa sahip. Kültür Koleji 59’uncu yılında… İlk öğrencilerimiz X Kuşağıydı. Şu anda Z Kuşağına hazırlanıyoruz. İlk mezunlarımızın torunları şimdi öğrencimiz. Bu bizim kuruluş hayalimizdi. Şimdi 60’ıncı yılımıza yaklaşırken hayalimiz, gelecek nesilleri de Kültür farkıyla yaşama hazırlayabilmek.
Türkiye’deki devlet okulları ile özel okulların eğitim anlayışlarını kıyasladığımızda, yorumlarınız neler olur?
Dünyadakinin tersine ülkemizde eğitimde değişimin ve yeniliğin lokomotifi olarak özel okullar gösterilir. Özel okulların, ülkemiz eğitim sistemi içindeki kaliteli uygulamaları yadsınamaz. Geçmişten bugüne ülkemizde özel okulların tarihçesine baktığımızda iyi bir İngilizce eğitimi karşınıza çıkar. Özellikle de kolej kavramı. Hepimiz biliriz kolej mezunları iyi İngilizce konuşur. Bununla birlikte sınavlara hazırlıkta sistemli çalışma. Bu iki konu, değişmeyen hedef olmuştur ülkemizdeki özel okullarda. Geçmişte pek çok veli, çocuklarının mevcudu az olan sınıflarda İngilizceyi iyi öğrenmesi ve sınavlarda başarılı olması için daha bireysel bir eğitim almasını isteyerek seçerlerdi özel okulları. Oysa günümüzde durum çok değişti. Artan genç nüfus ve işsizlik karşısında, ister devlet ister özel okul olsun, tüm okullar donanımlı bir akademik kadro ve çok yönlü eğitim programı, bir üst eğitim kurumuna etkin hazırlık ve iyi bir yabancı dil eğitimi sağlamak zorunda. Devlet okulları da geçmişten günümüze çok değişti, gelişti. Sınıf mevcutları düştü. Okulsuz köy kalmadı. Teknolojik açıdan oldukça donanımlı hale gelen sınıflarda öğrenciler, akıllı tahtalardan internet bağlantısına kadar pek çok olanağa sahipler. Bu açıdan gelişmeler oldukça olumlu. Ancak tüm bunlarla birlikte ister devlet ister özel okullar olsun nitelikli öğretmen kadrosunun korunması, öğrencilere üst düzey zihinsel becerilerin kazandırılmasına yönelik çalışmalar, fen okur-yazarlığı, iyi bir yabancı dil eğitimi ve dünya vatandaşı gençlerin yetişmesi sürecinde devlet-özel ayrımı yapılmadan ilerici ve yenilikçi bir anlayışla yol alınması gerektiğine inanıyorum.
Peki, gerek yeni açılan gerekse yıllardır sektörün içinde olan özel okulların en önemli sorunları nelerdir? Çözüm noktasında neler tavsiye dersiniz?
Kültür Koleji olarak bu yıl kuruluşumuzun 59’uncu yıl dönümünü kutluyoruz. Ülkemizde, hedeflerinden ve kaliteli eğitim anlayışından vazgeçmeden sürdürülebilir uygulamalarla binlerce öğrenci yetiştirdik. 1960 yılından bu yana değişen dünyada bunu sağlamak hiç de kolay olmadı. O günden bugüne belki de hiç değişmeyen unsur “öğretmen”di. Öğretmenin konumu, donanımı, adanmışlığı, vizyonu… Okulun fiziki yapısını geliştirebilirsiniz. Müfredatınızı da geliştirebilirsiniz. Eğitim işletmenizi profesyonel anlamda çok iyi yönetebilirsiniz. Bunların hepsi aşılabilir sorunlar. Ancak, nitelikli insan kaynağı yetiştirmek sizin dışınızda gelişen bir süreç. Ülkenin eğitim ve istihdam politikalarıyla ilgili. Öğretmenlik mesleğine atfedilen özelliklerle ilgili. Öğretmenlik, ülkemizdeki en saygın ve kutsal mesleklerden biri. Geçmişte öğretmen okulu mezunu yüzlerce, binlerce öğretmenin bizlere kattıklarının ne kadar da değerli olduğunu bugün çok daha iyi anlıyoruz. Ülkemizdeki pek çok özel okul eminim iyi bir öğretim kadrosu sağlamak için var gücüyle çalışıyordur. Bizim için de durum aynı. Çünkü öğretmenin vizyonu ve gösterdiği hedef öğrencinin de dünya görüşünü şekillendiriyor. Bizler, büyük hedefler gösteren idealist öğretmenlerin öğrencileri olma şansını yakalayan nesiller olduk. Bunun, yaşamımız boyunca sağladığı avantajları daima yaşadık. İşte bu noktada, eğitim fakültelerinin çok güçlenmesi, öğretmen adaylarının vizyoner olması için staj ve yurt dışı olanaklarının sağlanması, sadece branşında değil pedagojik açıdan da pek çok beceriye sahip olarak yetiştirilmesi gerektiğine inanıyorum.
Sizce eğitim kalitesinin artırılması yönünde ne gibi çalışmalar yapılabilir? Sizin bu konudaki çalışmalarınız nelerdir?
İstanbul Kültür Eğitim Kurumları olarak kurulduğumuz günden beri çocuğun ihtiyacı ve gelecek dönemin ihtiyaç duyacağı bireylerin özelliklerini iyi analiz ederek hareket ediyoruz. Anadilde ve yabancı dilde eğitimi önemsiyoruz. Anaokullarımızda, yarım gün İngilizce, yarım gün Türkçe programın yanı sıra ilkokulda çift dilli eğitim yapıyoruz. 5’inci sınıf ise İngilizce Hazırlık Sınıfı olarak kurgulanmış durumda. Anadolu Liselerimizde 9 ve 10’uncu sınıfların fen ve matematik derslerinin eğitim dili İngilizce. Baktığımızda oldukça yoğun ve devamlılık esası üzerine kurulmuş bir İngilizce eğitimi söz konusu. Bu, ihtiyaca göre şekillendirdiğimiz bir program geliştirme çalışmasına örnek. Nitelikli öğretmen eğitimi ise vazgeçilmezimizdir. KÜGEM adını verdiğimiz Kültür Eğitim Geliştirme Merkezimiz, yıllardır düzenli olarak öğretmenlere hizmet içi eğitim programları hazırlar. Ağustos ayında başlayan öğretmen eğitimleri yıl boyunca sistematik bir döngü halinde devam eder. Her yıl eğitimlerin konuları değişir. Her öğretmen kurumun vizyonu ve misyonu doğrultusunda gerek pedagojik gerekse kendi branşı bazında yenilenir, gelişir. Teknolojik yatırım ise bir diğer önemli nokta. Okullarımızda teknolojik alt yapı oldukça güçlüdür. Her sınıfta akıllı tahta ve internet bağlantısı, CATS adını verdiğimiz öğrenci portalımız, inovasyon merkezlerimizdeki robotik ve kodlama atölyelerimiz, 3D yazıcıların olduğu dijital tasarım stüdyoları, sanal gerçeklik stüdyolarımız, greenbox teknolojisinin kullanıldığı istasyonlar bu dönemin öğrenci ihtiyaçlarını karşılamak üzere hazırlandı. Tüm bunlarla birlikte üniversitede üretilen yeni bilginin K12 düzeyine transferi. İstanbul Kültür Üniversitesi’nin varlığı bizim için bu noktada çok değerli. Kolej-Üniversite Sinerji Modeli adını vererek yürüttüğümüz çalışmalarla öğrencinin, öğretmenin ve ailelerin beklentilerini karşılayan bir okul ortamı ve eğitim sistemi sunmak için çalışıyoruz.
İstanbul Kültür Eğitim Kurumları olarak 2018-2019 Öğretim Yılında gündeminizde hangi projeler yer alıyor? Hangi alanlara yönelik projeler gerçekleştireceksiniz?
İstanbul Kültür Eğitim Kurumları için bilim ve teknoloji geleceğin bir parçası. Bu noktada önceki yıllarda Kültür Koleji ve Kültür2000 Koleji’nde İnovasyon ve Bilim Merkezlerimizi hayata geçirmiş, öğrencilerimize anaokulundan itibaren algoritmik düşünme ve kodlama eğitimini başlatmıştık. Bu yıl Kültür Koleji ve Kültür2000 Koleji lise kademelerinde öğrencilerin geleceğe yönelik fikir ve ürün ortaya çıkarabilmelerini sağlamak için “Future Kültür” dersini ekliyoruz. Yine öğrencilerimizin bilim ve teknoloji alanında fikir ve projelerini destekleyecek ‘’Ön Kuluçka Merkezimiz’’ bu yıl uygulamaya açılıyor. Kültür Koleji ve Kültür2000 Koleji Kampüslerinde kurulacak olan “Ön Kuluçka Merkezi” ile öğrenci, öğretmen ve tüm çalışanların, bilgi ve iletişim teknolojileri alanında yaratıcı ve yenilikçi fikirleri merkezimiz çatısı altında değerlendirmeye alınacak. Geçtiğimiz yıllarda kurulan Bilim ve İnovasyon Merkezleri, Radyo Kültür ve Haziran ayında birinci yaşını kutlayan “İnovasyon Kültürü” dergisinin ardından 2018-2019 Ders Yılında “Future Kültür” adında bir dersi devreye sokuyoruz. Ders içeriği tamamen “gelecek” üzerine dayalı, geleceği hayal etme ve tasarlamaya odaklı, nota bağlı olmayan bir ders olacak… Örneğin; “Gelecekte ulaşım nasıl olacak?”, “İlk uzay ülkesi Asgardiya’da nasıl bir yapı tasarlanır” gibi… Öğrencilerin hayal dünyalarını genişletecek, multidisipliner bakış açısı kazandıracak projeler geliştirmelerini hedefliyoruz. “Future Kültür” – “Eğitim 4.0” uygulamalarıyla Kültür Koleji ve Kültür2000 Koleji öğrencileri 2018-2019 Yılında da pek çok ulusal ve uluslararası yarışmalarda yeni projelerle yer alacak. İyi bir eğitim önemli ancak, öğrencilerin yeteneklerini ortaya çıkaran eğitimin de bu noktada önemi oldukça fazla.