Türkiye’de turizmin transformasyon sürecine ihtiyacı var.

0
577

‘’Kuruluş amacımız turizm konusunda vizyon ve strateji geliştirmek, yatırımcı çekmek ve yatırıma teşvik ettirmekti. Biz bu görevimize adım adım devam ediyoruz. Başkanlarımızın Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği’ni bir yerden bir yere taşıdığını başkan yardımcılığı ve yönetim kurulu üyeliği görevlerim sürecinde şahit oldum. Bizim yönetim kurulu dönemimizde de dönüşüm vizyonu ile göreve başladık. Turizm Türkiye’de bir yere kadar geldi; ama bundan sonra bir dönüşüm sürecine ihtiyaç var.’’

Öncelikle Türkiye’de turizm hamlesi nasıl başladı bir hatırlayalım mı? Bu başlangıçta dünya neler yaptı?

Dünya 1960 yıllarında turizme adım attı. Özellikle İspanya ve Güney Fransa dünya turizminin hareketlenmeye başladığı yerler diyebiliriz. Türkiye’de de o yıllarda Türk turizmi nasıl geliştirilir planlamalar yapılıyordu. Türkiye’nin turizm geçmişi diğer Avrupa ülkelerine eş zamanlı olarak gelişmiştir. Fakat 1960 darbesi ve 1960-1970 yılları arasında sanayileşmeye verilen öncelikten dolayı turizm biraz daha yavaş gelişim gösterdi. 1970’li yıllarda bilindiği gibi devletin kurduğu TURBAN A.Ş ve Turizm Bakanlığı çeşitli yerlerde oteller yapmaya başladı. Turizm ve otelcilik anlamında yeniden münferit bir heyecan oldu. Bunlar Güney’de birkaç tane tesis, Akdeniz sahil köyleri, Martı Hotel, İstanbul’da Çınar Hotel, Tarabya Hotel vs. gibi az sayıda da Ankara’da, Adana’da ve Mersin’de birkaç tane tesis olmak üzere yatırımcıların ihtiyaçtan dolayı yaptığı ve devletinde desteklediği bir turizm dili var. Bu konuda çok fazla teşvikte yok ve pek iltifat edilen bir sektör değildi. 1980 yılında 24 Ocak kararları ve sonrası Türk parasını koruma kanununun değişmesi, rahat çalışma ve ihracata dayalı sektörlerin desteklenmesi ile birlikte bir turizm teşvik kanunu çıktı. O dönem devletimiz dış ülkelerin turizm sektörü ile ilerleyişini görüyor ve geri kaldığımızı anlıyor. Planlamalar yapmış olmasına rağmen hem darbelerden ve ihtilallerden hem de Kıbrıs Harekâtı vs. olaylarından dolayı donmuş olan durumu ayağa kaldırıyorlar. O tarihte de Türkiye’ye yatırım yapmış sanayiciler, müteahhitler ve tekstilciler farklı alternatifler arıyor. Türkiye’nin hem ihracat hamlesini hem de yatırım hamlesini geçtiği dönemde bu endüstri önümüze teşvikler ile gelince yatırımcılar orada yatırım yapmaya başlıyor. Bu şekilde hareketli bir dönem başlamış oluyor.

Peki, bu esnada rekabet kıvılcımları var mıydı?

Bu esnada fazla rekabet yoktu aslında. Çünkü arz azdı ve Türkiye’yi keşfetmek isteyen bir iç turizm vardı, diğer taraftan da bunu almak isteyen bir Avrupa vardı. Aynı zamanda Anadolu illerinden denize ulaşmak isteyen ve tatil yapmak isteyen bir kitle vardı. Tatil anlayışı o yıllarda bayram ve akraba ziyaretinin dışına çıkmaya başladı. Çünkü insanlar televizyondan görüyor ve seyahat etmek istiyordu. Bu da otellerin dolmasına sebep oluyor ve her yapılan otel doluyordu. Rekabetten ziyade herkes ben daha iyi nasıl yapabilirim? Arzı nasıl arttırabilirim? vs. bu fikirler ile yola devam etti. Bu şekilde 1991 yılı Körfez Krizi’ne kadar çok hızlı giden bir yatırım ve tahsisler dönemiydi ve Türkiye’nin birinci turizm hamlesi yapıldı. 1991 yılı krizden dolayı düzeltme yılı diyebiliriz. Fiyatlar düştü. Neden? Çünkü Avrupalı turist savaştan dolayı Türkiye’ye gelmiyordu. Bir süre bu şekilde devam etti ve bir düzeltme ile ikinci döneme geçti. Ama başlangıçtan bugüne ortalamalara bakarsak %7’nin üzerinde bir büyüme söz konusu. Bu gerçekten çok yüksek bir rakam…

Bu sene 40 milyon turisti gördük; ama ülkemiz olarak talep edilen ve gelinmek istenen bir ülke olmasına rağmen plansızlıktan dolayı rekabeti yaratıyoruz. Bugün yatırımcı doğru yerlerde yatırım yaptığı zaman haksız bir rekabet ile karşı karşıya kalmıyor. Dünya ülkeleri ile rekabet içerisinde olmamız gerekiyor. Bunun içinde planlı bir turizm yapmamız gerekiyor. Bu plan vardı; ama biraz dağıldı diyebilirz.

Neden plan dağıldı?

Turizm Bakanlığı’nın verdiği planlama sistemi 2004 yılından sonra birazda belediyelerin kendi kendine turizm alanları yaratmasına ve izinsiz yeni otellerin yapılmasına yol açınca bir anda kontrolsüz bir arz ile karşı karşıya kaldı. Her yer otel olmaya, binalar otellere dönüşmeye başladı ve kontrolsüz arz oluştu. Bunu da doldurabiliriz; ama yapmamız gereken birbirimiz ile rekabetten ziyade otellerimizi dünya ile rekabet eder durumda tutmaktır. Bu şekilde rekabet değil iyileşme, güzelleştirme, fark yaratma olacaktır.

Devletin 49 yıllık verdiği süre 30 yıla düştü. Aradaki bu 19 yıllık sürede Turizme yatırım yapmış işletmeler ne gibi önlemler almalılar ve neler yapmalılar?

Öncelikle 5 Aralık tarihine kadar Turizm Bakanlığına başvuru yapılması gerekiyor. Tahsisi olan müesseseler bakanlığın istediği özelliklerine göre dosyalarını hazırlayıp başvuru yapmalı. Başvurulara üç ay içerisinde cevap verilme mecburiyeti bulunuyor. Buna göre ne kadar süresi kalmışsa önce%25 ve sonrasında 4 taksite bölünerek bedellerini ödemek sureti ile gerçekleşecektir. Taksitlendirme istemeyenlerin peşin indirimi olacaktır. Bu sistem hem bankacılık düzeninin teminat yapısını yatırım kredilerinin rahatlamasını sağlıyor, hem de yatırımcının yeniden renovasyon, modernizasyon yapmasını sağlıyor. Dolayısı ile bu son derece olumlu ve turizm sektörünün önünü açacak bir adım oldu. Çünkü nitelikli yatakların çoğu tahsisli alanlarda…

Rahmetli Barlas Küntay’ın kurduğu Turizm Yatırımcıları Derneği hakkında bize biraz bilgi verir misiniz? Bu derneğe neden üye olunmalı?

Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneğinin bu sene 30. yılı… 1988 yılında turizm hamlesine denk gelen dönemde kurulmuş. Rahmetli Barlas Küntay turizm teşvik kanununu çıkartan kişilerden biridir. Dolayısıyla konuya çok hâkim ve ilk defa mevcut turizm yatırımı olan kişileri toplayıp bu derneği kuruyor. Derneğimiz 30 yıldır turizmde strateji ve vizyon konusunda yatırımcıların önünü açmak, yatırımlar ile devlet politikaları arasında bir tampon görevi görmektedir. Hem uluslararası hem de ulusal anlamda önerileri devlete sunmak ve yatırımcılar ile işbirliği yapmak üzere kurulmuştur. Turizmcilerin sorunu çözüp yatırımcıları bir araya getirme görevini üstleniyor. 400’e yakın Türkiye’de nitelikli ve önemli tesislere sahip otel, marinalar, havalimanları ve limanları vs. 200’e yakın yatırımcısı, 50 milyar $’lık yatırım portföyü bulunuyor.

Peki, derneğin vizyonu neydi ve bu vizyon doğrultusunda ne kadar yol aldı?

Amacımız turizm konusunda vizyon ve strateji geliştirmek, yatırımcı çekmek, yatırıma teşvik ettirmekti. Biz bu görevimize adım adım devam ediyoruz. Barlas Küntay’dan sonra Tavit Köletavitoğlu, daha sonra Oktay Varlıer, Murat Dedeman, Turgut Gür ve son olarak da Murat Ersoy bey başkanlık yapmıştır. Başkanlarımızın gerçekten Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği’ni bir yerden bir yere taşıdığını başkan yardımcılığı ve yönetim kurulu üyeliği görevlerim sürecinde şahit oldum. Çok temel değişiklikler üzerine devlet ve bakanlık ile birlikte çalıştık ve de aktif olarak güzel çalışmalar yaptık.  Bizim yönetim kurulu dönemimizde de dönüşüm vizyonu ile göreve başladık. Turizm Türkiye’de bir yere geldi; ama bundan sonra bir dönüşüm sürecine ihtiyaç var.  Bununla ilgili de Turizmin altını dolduran bütün öğelerin(yatırım öncesi süreç, yatırım ortamı, yatırım süresi ve yatırım sonrası) tüm proseslerin gerek planlama gerek ise mikro ve makro ölçekte ele alınıp, yeniden değerlendirilmesi ve turizm yönetiminin de ele alınmasını anlatıyor, bu dönüşüm programı. Biz bunu dünyada neler oluyor diye bakarak ve araştırarak öğrendik. İspanya, Dubai ve Florida gibi örneklerini gördük, hepsinin 2012 yılında zirvedeyken turizmin en iyi noktada olduğu anda bile oturup, dönüşüm planı yapıp bugüne 88 milyon turist, 84 milyar $’a yakın turizm gelirini elde edebilecek bir plan yaptığını anladık. Bizde bu program üzerinde çalışıyoruz. Bakanlığımız ile yakın çalışmalarımız mevcut. Bu dönemde de bir turizmcinin bakan olması ile birlikte daha da büyük bir ivme kazanıldığını düşünüyoruz. Sayın bakanımız hem sektörü biliyor olması, hem de sektörün sürdürülebilir büyümesi ve transformasyonu noktasındaki vizyonu derneğimiz hedefleri açısından da bir şans olarak değerlendirilmektedir. Bu vizyonla sektördeki transformasyonu çok daha hızlı yapacağımıza inanıyoruz. Elbette En önemli şey turizmde destinasyon yönetimi olmalı. Bununla birlikte turizm yatırımcısı Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği’nin de, tüm yatırımcılarında beklediği sektörde geri dönüşüm süresinin son dönemde 20 yıllara çıkmış bu sürenin tekrar 12-13 yıla kavuşmasıdır. Ayrıca yatırım ve yatırım sonrası işletme süresinde olan yatırım ortamının düzgün olmasıdır.

Bugün Türkiye’de çok büyük bir geliri sağlamak istiyorsak fiyatları arttırmamız gerekiyor. Dolayısıyla dernek olarak bu dönemde turizm dönüşüm programına çok önem verdik. Burada fiyat artışı, tahsislerin uzaması, imar barışı gibi konuları da ele aldık ve destekledik.

Geçtiğimiz yıllarda turizm sektörü gördüğü zararı bu yıl biraz toparladı diyebilir miyiz? 2019 yılında turizm sektörünü neler bekliyor?

Gelen turist sayısı açısından toparladı diyebiliriz; ama gelir olarak daha toparlamadı. Şirketlerin ve tesislerin daha sağlıklı hale gelmesi için bir iki sene daha aynı tempoda devam etmemiz gerekiyor. Çünkü tesislerin belirli bir sermaye birikimleri sağlaması son derece önemli… 2018 düzeltme ve toparlanma yılı, 2019 ve 2020 yıllarından sonra bambaşka bir hal alacak ve 2013 yılının çok daha üzerine çıkacaktır diye düşünüyorum.

İmar barışı ile ilgili son yapılan düzenleme hakkında neler söylemek istersiniz? Turizm firmalarının imar barışı ile ilgili başvuruları noktasında ve doğru kullanımı açısından turizm yatırımcılarına doğru bir imkân sağlanmış olduğunu düşünüyor musunuz?

Bu kanun daha çok imar barışı şu amaç ile çıkmıştır;

Burada daha çok bireylerin ev sorunlarını çözmek üzere kurulmuş bir mantık bulunuyor.  Dolayısıyla oranlarda kullandığı arazi oranı veya toplam m² ev olarak düşünülmüş. Turistik tesisin 300 m² arazisi var örneğin ve 100 000 m² de inşaatı var. Kaçak yeri de 3000 m² var diyelim. 300 dönümü 100 000 m² üzerinden yapınca ödenmeyecek ve turizm yatırımcısını imar barışına sokmayacak noktalar çıkıyordu. Bunları Çevre Bakanlığımız ile yaptığımız toplantılarda konuştuk. Yatırımcı derdini anlattı. Gelen sorulardan bakanlığımız sorunu anladı ve bunları not aldı. Minimum 1000 m²yi esas alarak tebliğde değişiklik yaptı. Dolayısıyla bu değişiklik ile turizm yatırımcıları da imar barışına dâhil edildi. Daha sonra başka bir sorun ortaya çıktı. Peki, küçük oteller ne olacak? Onlarda normal başvuru yapacak.

Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği olarak hedef ve projeleriniz nelerdir?

Turizmde dönüşüm programını tamamlamak, bunu somut hale getirecek pilot bir bölge seçiminde aktif olarak oranın yönetiminde bu planın uygulanmasında yer almak istiyoruz. Uluslararası yatırımcıların Türkiye’ye davet edilmesi için bir yatırım ortamı yaratıp 2019 yılının Ekim ayında markaları, yatırımcıları, bankaları ve aracıları bir araya getirecek bir workshop yapacağız. Bu en önemli projelerimizden bir tanesi ve her yıl devam edecek bir projedir. Bununla beraber EMİTT Fuarı’nın ana paydaşlarından ve çözüm ortaklarından  biriyiz. Fuardan bir gün önce değerlendirme toplantısı yaptık. Bu yıl 30. yılımız olması sebebi ile o gün turizmde onur ödülleri gecesi yapacağız. Çok güzel bir gece olacağını umut ediyoruz. Bunların dışında üç ayda bir belirli raporlar çıkarmak istiyoruz. Bununla ilgili arkadaşlarımızın çalışmaları devam ediyor.