Devam eden iç savaşa rağmen Türkiye’den Suriye’ye ihracat yapmaktayız

0
687

‘’Ekonominin ana sorunu, özel sektörün sanayi yatırımlarının yavaşlaması. Mevcut kapasiteler şimdilerde iç talebe dönük kullanılıyor. İhracatta kıpırdanma olmadan yeni kapasitelerin yaratılması güç. İşte bu ortamda hükümetin sanayide yatırımları harekete geçirmek için yeni politikalar ve teşvikler geliştirmesi büyük önem taşıyor. Önemli olan politikaların bir bütünlük içinde kısa sürede uygulamaya konulmasıdır.’’

1- Sn. Atila Menevşe sizi tanıyabilir miyiz? 

-Teşekkür ederim. Adana Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini iki dönemdir yürütmekteyim. Yönetim Kurulu Üyelerimiz, Meclis Üyelerimiz ve Komite Üyelerimizle birlikte Adana için güzel işler yapmak için bizlere üyelerimiz tarafından verilen görevi en iyi şekilde ortak akılla yerine getirme gayretindeyiz. Birçok projemiz var Adana ile ilgili,bu projelerimizi tek tek hayata geçirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Şehrimizin bizlere vermiş olduğu görevden dolayı hedeflerimiz var elbette. Adana’nın girişimciliğe, yenilikçiliğe, bilimsel gelişmeye ve yüksek katma değerli teknoloji üretimine dayalı, bilgi tabanlı ve rekabetçi ekonomik yapısıyla Türkiye’nin en gelişmiş şehirleri arasında başlarda yer almasına katkıda bulunmak için çalışıyoruz.

2-Adana Ticaret Odasının tarihçesini sizden dinleyebilir miyiz?

-Odamız, 1894 yılında, pamuk ticaretinin dışarıya yönelik olması ve birazda dış alıcıların baskısı ile ve daha çok, pamuk ticaretinin düzenli bir şekilde yapılmasını sağlamak ve denetlemek üzere Ticaret ve Ziraat Bakanlığının emri ile kurulmuştur. 1894 – 1909 yılları arasında çok dar bir alanda, kısıtlı imkânlarla çalışabilmiştir.

Odamız 1909 yılında, savaşlar ve dış güçlerin baskıları sonucu felce uğrayan ekonomik hayatla birlikte, bir süre faaliyetlerine ara vermek durumunda kalmıştır. 1909 – 1911 yıllarında Odamız, Ziraat odasını da bünyesine alarak “Ticaret ve Ziraat Odası” adı altında çalışmaya başlamıştır. Özetle; kurulduğu günden bugüne kadar üyelerime yardımcı olmak adına faaliyetlerimize devam ediyoruz.

3- İKV Genel Kurulu yapıldı ve yeniden yönetim Kurulu Üyeliği, Muhasip Üyeliğe Seçildiniz Neler Söylersiniz?

-Öncelikle Genel Kurulumuzun tekrar iş dünyasına hayırlı olmasını diliyorum. İKV’nin elli yılı aşan zamandır, Türkiye’de bir sivil toplum ve araştırma kuruluşu olarak AB konusunda çalışmalarını sürdürmesi ve bağımsız bir şekilde varlığını devam ettiriyor olmasının başlı başına bir başarı olarak addedilmesi gerektiğini söylemeliyim. İKV iş dünyasının AB konusundaki referans kuruluşu olması özelliği taşımasının yanında AB bilirkişisi olarak başarılı birçok işe imza atmıştır, önümüzdeki süreçte de atmaya devam edecektir.

4- Yapılması gereken düzenlemeler, seçimden sonra çalışmalarınızı nasıl etkiledi? 

-24 Haziran seçimleri yılın ortasında yapıldı. Bu durumda  seçim öncesi ekonomi değerlendirmesi teknik olarak birinci yarı değerlendirmesi olarak da okunabilir. Bizim için risk yaratacak bazı dış gelişmeler olduğu malumunuz. Kurda yaşanan yükselme ithalat yapan üyelerimizi olumsuz etkilemektedir. Piyasaya yansımaları  olumsuz olsa da buna en kısa zamanda ekonomik çözüm bulmak zorundayız. Özellikle yılın ikinci çeyreğinde cari dengede bozulma ve enflasyonda hızlanma beklentisinin tırmandığı ve bunun yarattığı risk algısının ciddi biçimde hissedildiği söylenebilir. Her şeye rağmen geçen hafta açıklanan ihracat ve turizm rakamları ümidimizi artırmıştır. Geçen yılın Temmuz verilerine göre ihracatın % 11.8 artarak 14.1 milyar dolara ulaşması ümit verici. Turizm gelirlerinin ise ikinci çeyrekte bir önceki yıla göre % 30.1 artarak 7 milyar 44 milyon 591 bin dolar olması yine ekonomimiz için büyük gelişmeler arasında. Bu rakamların tüm sektörlerde tırmanışa geçmesini hedeflemeliyiz.

5- Ülkemiz sor bir süreçten geçiyor. Güneydoğu sınırında yaşanan olaylar bölge ticaretimizi olumsuz etkiledi. Toparlanma süreci nasıl geçiyor? 

Elbette bölgede bazı sıkıntılar var. 2010’da Suriye’de olaylar patlak vermeden önce, Suriye’ye ihracat 1 milyar 845 milyon dolardı. İthalat da 663 milyon dolar seviyesindeydi. 2011’de gerilemeye başlayan ihracat 1 milyar 610 milyon dolara, ithalat da 524 milyon dolara indi. Kuzey illerinin tamamen kaosa teslim olduğu 2012’de ise ihracat 501 milyon dolara, ithalat da 67 milyon dolara kadar geriledi. Ancak Adana’nın ihracat rakamlarında artış var. Devam eden iç savaşa rağmen Türkiye’den Suriye’ye ihracat yapmaktayız. 2009 yılında Adana’dan yapılan ihracat rakamı 37 milyon dolarken, geçen yıl bu rakam 64 milyon dolara yükselmiştir. Orta vadede bakıldığında ise şu öngörüde bulunmak mümkündür. Çatışmaların sona ermesinden sonra ülkenin yeniden inşasında Türkiye’nin rol alacağını düşünmekteyiz.

6- Teşvik tedbirleri alınması sanayide yatırımları artırdı mı? 

-Ekonominin ana sorunu, özel sektörün sanayi yatırımlarının yavaşlaması. Mevcut kapasiteler şimdilerde iç talebe dönük kullanılıyor. İhracatta kıpırdanma olmadan yeni kapasitelerin yaratılması güç. İşte bu ortamda hükümetin sanayide yatırımları harekete geçirmek için yeni politikalar ve teşvikler geliştirmesi büyük önem taşıyor. Önemli olan politikaların bir bütünlük içinde kısa sürede uygulamaya konulmasıdır.

7- Hazır giyim sektöründe dünya markalarına üretiyorsunuz? Bu ülkeler hangisidir? 

-Üretim konusunda ve kalifiye eleman konusunda iyi bir yol almış hazır giyim üreticilerimizin tercih edilmesi için birçok neden var. Tekstil ve hazır giyim sektörü gerek ihracat, gerek istihdam, gerekse katma değer bakımından yıllarca ülkemizin kalkınmasında öncü sektör olmuştur. Kumaşın Adana’da üretiliyor olması hem nakliye maliyeti hem de zaman açısından markalar için bir kazanım. Özellikle ifade etmem gerekir ki, ürünün üretilmesi öncesi kumaşın Adana’da üretiliyor olması, ürün üretildikten sonra ulaşım kolaylığı anlamında coğrafi konumu itibari ile markaların uğrak yeri olmuş durumda, markalar için bu büyük bir şans. Ülke olarak belli bir ülke söylemek yerine Asya ve Avrupa’nın birçok ülkesinin markalarının, Adana üretimlerini tercih ettiğini söylemek mümkün. Hazır giyimde Adana’yı tercih eden ülke % 85 ile İspanya’dır. İngiltere %7, Fransa %4 oran ile hazır giyim ihracatı içinde görülmektedir. 

8- ATO üyelerinin karşılaştığı zorluklar ve bunlarla ilgili talepler nelerdir? Çözüm noktasında neler yapıyorsunuz? 

-İş dünyasının sorunları doğal olarak var elbette. Enerji maliyetlerinin yüksekliği, sigorta primlerinin yüksekliği, hammadde fiyatlarının kura bağlı artışı, kur ve faiz artışlarının maliyetler üzerindeki olumsuz etkisi gibi konular üyelerimizin karşılaştığı sorunlardan bazıları. Odamız tüm sorunlara çözüm üretmeye gayret edilen bir kurumdur. Yerel ve bölgesel ölçekte doğru politikaların tasarlanması için Odamıza önemli bir rol düşüyor. Adana ekonomisinin hedefine ulaşabilmesi için hem iş dünyamızın talep ve ihtiyacının yakından takip edilmesi, hem de yerel kalkınma gündeminin sağlıklı biçimde tespit edilmesi büyük önem taşımaktadır. Odamız, yerelde veri ve bilgi üreterek strateji oluşturmakta ve üyelerimizin iş kapasitelerini geliştirmek için iç ve dış ticaretin önünü açıcı çalışmalar yürütmektedir. Bu çerçevede yapmış olduğumuz strateji çalıştayımızı üyelerimiz Meclis Üyelerimiz, Komite Üyelerimiz be paydaşlarımızla gerçekleştirdik. Ticari faaliyetlerde üyelerimizin ihtiyaç duyacağı bilgi ve belgeleri temin, çalışanlarımızdan bilgi aktarımı, teşvikler hibeler konusunda ücretsiz eğitim, hukuki danışmanlık gibi birçok konuda üyelerimizin yanındayız. Özetle; Odamız üyelerimiz ile daha yakın temas kurmakta, ilimizde ve sektörlerde yaşanan sorunları ve üyelerimizin beklentilerini cevap vermek için tüm birimlerimizle faaliyetini yerine getirmekteyiz.

9- Türkiye’nin en büyük sorunu olan kalifiye eleman konusunda ve çözüm önerileri hakkında neler söylemek istersiniz?

-Çalışma ve İş Kurumu (İŞ-KUR) tarafından yapılan araştırmada, her 100 iş yerinin 49’unda kalifiye eleman sorunu yaşandığı ortada. En yüksek açık iş oranı yüzde 7,3 ile mesleki, bilimsel ve teknik faaliyetler sektöründe olduğu yine yapılan araştırmalarda görülmektedir. Türkiye’de işsizlik değil, iş beğenmeme problemi yaşandığı hep ifade edile gelmiştir. Sorunun çözümü devlet politikasında yatmaktadır, ancak bizler de istihdam oluşturacak projeleri hayata geçirerek bu çözüme destek olmak adına çalışmalar yürütmekteyiz. İstihdam seferberliği hususunda Adana üzerine düşen görevi yerine getirmiştir. Özellikle sanayi şehirleri için mesleki eğitimin büyük önem taşıdığını unutmamak gerekir. Tematik okullar ve mesleki eğitim sistemine devletimizin önem vermesi çözüm önerimdir.

‘’TDİOSB’’ı kurduğumuzda Adana’da yüksek tarım teknolojileri ile 12 ay üretim yapacağız.’’

10-KOSGEB ile üyelerinizin daha fazla desteklerden faydalanması için ortak bilgilendirme toplantısı düzenlediniz. Gelişmeler hakkında bilgi verebilir misiniz?

-Adana Ticaret Odamız ile KOSGEB İl Müdürlüğü işbirliğiyle KOBİGEL – KOBİ Gelişim Destek Programı bilgilendirme toplantıları düzenledik. Bunu dönem dönem yineleyeceğiz. Üyelerimiz desteklerden ve teşviklerden tam olarak yararlanıyor diyemeyiz. Üyelerimizin hep söylediği şey, teşviklerden yeteri kadar bilgi sahibi değiliz. Biz de Oda olarak bu eksikliği gidermek adına KOSGEB Müdürlüğü ile üyelerimizi bir araya getirip, daha fazla destelerden faydalanmasını istiyoruz. KOBİ’lerin Türk ekonomisindeki yerinin her geçen gün daha da önem kazandığını biliyoruz. Türkiye İhracatının üçte ikilik bölümü KOBİ’ler tarafından gerçekleştiriliyor. Bu anlamda gerek Bakanlık, gerekse KOSGEB tarafından girişimcilere sunulan desteklerden en üst seviyede yararlanılması gerekiyor. Çünkü KOSGEB destekleri sıfıra yakın maliyetiyle kolay ulaşılabilecek konumda. Bu desteklerin ne olduğu ve nasıl yararlanılacağı konularında sürekli bilgilendirme toplantıları düzenliyoruz. Türkiye ortalamasına baktığımızda Adana’nın bu desteklerden yararlanma oranının yüzde birin altında, yani çok düşük oranda olduğunu görüyoruz. Sunulan destekleri iyi takip etmeli ve mutlaka üyelerimiz kendi işletmelerine ve kent ekonomisine yansıtmalıdır.

11- E- Ticaret Konusunda Yorumunuzu Alabilir miyiz?

-Teknoloji geliştikçe, ticaret de gelişip artıyor, ekonomiler büyüyor. Teknoloji bir birim büyüyor ise, yarattığı etki ile ticaret en az iki birim artıyor ve bir yandan da gelişiyor. Rakamlar da bunu zaten ortaya koyuyor. Teknoloji ile beraber ticaretin uygulanış şeklinin de değiştiğini, nesiller değiştikçe de tüketim alışkanlıklarının farklılaştığını görüyor ve gözlemliyoruz. Dünya artık küçüldü. Herkes ulusal pazarda yerini alabilir. Bir araştırmada okumuştum. 2020 yılı itibarıyla dünyadaki toplam  e-ticaret hacminin yüzde 29’unun sınırlar arası olacağı öngörülüyormuş. Araştırmalara göre e-ticaret hacminin 17.5 milyar TL’ye ulaştığını verilerle görüyoruz. E-ticaret hacminin 2019’da rahatlıkla ikiye katlanıp 35 milyar TL seviyesine gelebileceğini yapılan araştırmalarda öngörülen rakam. 12 ülkeyi kapsayan 2017 araştırmasına göre ise internetten alışveriş yapan tüketicilerin yüzde 70’i yabancı menşeili bir e-ticaret sitesinden alışveriş yaptığını belirtmiş. Türkiye’de İnternet ve E-Ticaret verilerini incelediğimizde 48 milyon internet kullanıcısının var olduğunu ve bu kullanıcıların yüzde 87’sini oluşturan 41,5 milyonu interneti istisnasız her gün kullanan kişiler. Bu kitlenin internet üzerinde e-posta okumak ve sosyal ağlara girmek haricinde en sık yaptığı eylem, online ürün bilgisi aramak. Türkiye’nin yalnızca 1 aylık e-ticaret kullanıcı etkinliklerine baktığımızda, internet kullanıcılarının yüzde 52’sinin satın almak üzere online ürün veya hizmet aradığını, mutlaka bir online perakende mağazasını ziyaret ettiğini, yüzde 43’ünün de bu satın almayı yaptığını görüyoruz. Bu konuda Türkiye’nin önündeki en büyük sorun teknolojine ayak uyduramaması olur. Bu konuda ciddi çalışmalar yapmak zorundayız. 

12- Son olarak gündeminizdeki hedefleriniz ve projeleriniz nedir?

-Birçok proje üzerinde çalışıyoruz. Bu projelerimizden bir tanesini sizlerle paylaşmak isterim. Adana Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi kuruyoruz. Çalışmalarımız hızlandı. TDİOSB’’ı kurduğumuzda Adana’da yüksek tarım teknolojileri ile 12 ay üretim yapacağız. Tarıma dayalı sanayi işletmeleri, çeşitli aşamalarda sinerji yaratacak ve Adana ilindeki tarım işletmelerinin ürün kalitesi ve çeşitliliğiyle dünya ve AB piyasalarıyla rekabet edebilir hale gelmesini sağlayacağız. Adana Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi ile ürünlerin üretiminden pazarlamasına kadar tüm aşamaları birbirleriyle bağlantılı olarak aynı bölge içerisinde örgütlemeyi amaçlıyoruz. Tüm bunların yanında, Ayakkabı Tasarım Merkezi, Su Ürünleri OSB, Gıda İhtisas OSB gibi projelerimizi hayata geçirmek için çalışmalarımız hızla devam ediyor.