Ozan Bey öncelikle sizi biraz yakından tanıyabilir miyiz?
17 yıldır Profesyonel olarak iş hayatındayım. Tıp Doktoruyum daha sonra MBA yaptım, ilaç firmalarında yöneticilik & Genel Müdürlük görevlerinde bulundum. 2012 Yılından beri pek çok ulusal & uluslararası firmaya danışmanlık hizmeti veriyorum. Management Center Europe’un Türkiye’deki Kıdemli Danışmanıyım. Halen iş hayatına yönelik iki dergide köşe yazarlığı yapıyorum. Ancak ilaç sektörünün yaşadığı krizler ve belirsizliklerden sonra ikinci bir alana daha yatırım yapmaya karar verdim ve henüz 18 ay olmadı ama önemli sanayiciler, cemiyet hayatı, global inşaat firmaları ve değerli markalar bizimle çalışıyor.
Sektöre ilk adımınızı nasıl attınız, Remax ile yollarınınız nasıl kesişti?
Gayrimenkul pazarı artık çok daha farklı; pazarlama kullanılıyor, planlar, analizler yapılıyor. Kısacası camın önüne ev şeklinde karton yapıştırıp üzerine fiyat yazanlar bizim alanımızda değiller. Bu nedenle Remax ile Şubat 2015’te yola çıktım ve bana çok şey kazandırdığını ifade etmeliyim. Açıkçası Remax bir akademi çok büyük bir okul. Tüm ekonomik krizlere ve depremlere rağmen 18 yıldır Türkiye’de ticari hayatına büyüyerek devam eden 3.500 kişilik dev bir aile. Aynı zamanda gayrimenkul işinin etik & bilimsel yapılması vizyonunu da bu alanda destekleyen tek kurumsal firma…
Remax’ın özgün bir sistemi ve kendine has yöntemleri var bu sistemden okuyucularımız için biraz bahseder misiniz?
Remax, mülk sahiplerinden yetki alarak sözleşmeli çalışma prensibine sahip bir kuruluş. Örneğin her hangi bir portföyü sözleşmesiz pazarlamaya çalışırsan kişinin hem kendisine hem de bağlı olduğu ofise maddi cezalar ve çeşitli kısıtlamalar getiriliyor. Aslında bu uygulamalar hep mülk sahibinin lehine ancak kültürel farklılıklar ve bu sektörde çalışanların güven vermeyen yaklaşımları nedeniyle ülkemizde bir türlü oturamıyor. Örneğin tek bir Remax çalışanına yetki verildiğinde broşür basıyor, yönlendirme levhaları hazırlatıyor, diğer tüm bölgesel & kurumsal emlak profesyonelleri ile paylaşıyor, kısacası bir pazarlama planı uygulayıp maddi harcama yapıyor. Diyelim ki aynı kişinin 1.000.000TL’lik bir evi var ve 4 farklı lokal emlakçı ile çalışmaya karar verdi yetkilendirme yapmadı. İlk emlakçı 1.000.000TL derken ikinci müşteri bana gelsin diye 950.000TL, üçüncü aynı mantıkla 920.000TL ve sonuncusu da 900.000TL ilan hazırlayacak. Alıcı en aynı ev için en düşük fiyatlı ilana gidip onda da bir indirim isteyecek. Açıkçası mal sahibi en 1.000.000TL’lik bir evde 100 – 150.000TL kayıpla masaya oturacak. Aynı zamanda herkesin elinde olan mülklere yorgun emlak adı verildiğinden piyasadaki değer algısı düşecek oysa tek bir fiyattan tek bir kurumsal firma profesyoneli çalışsa… İşte müşterilerimizin bu basit mantığı anlaması gerek. Yetki veren bir mal sahibi hizmet alır, yetki vermez ise tüm insiyatif tamamen alıcının eline geçer…
Gayrimenkul yatırımcılarına öneri ve tavsiyeleriniz var mı?
Yatırım olarak alınacak bir gayrimenkul için beklentiler artık çok değişti. Artık muhiti iyi bile olsa eski apartman dairelerine rağbet yok, 5 yaşın üzerindeki daireler satılmıyor ya da değerinin çok altında teklif görüyor. İlk olarak önerim uzun süre oturmayı planlayacakları kurumsal projeleri tercih etmeleri. Çünkü apartman daireleri, hele de ikinci el olunca artık daha az alıcı buluyor. İnsanlar taşındıkları yerde yaşam alanlarına ihtiyaç duyuyor; güvenlik, havuz, fitness center, cafe, market, kuaför, kreş olan projeler daha revaçta. Bir de inşaat firmasının imajı ve kalitesi uzun dönem yatırımda çok önemli. Oturan popülasyon bir başka faktör, inanç ya da anlayış nedeniyle farklı bir yaşam tarzı olan bireylerin toplandığı sitelerde sosyal alanların daha az kullanıldığı ve bu nedenle terk edilmiş görüntüsü çizdiği için değeri olumsuz etkilenebiliyor. Kısacası iyi araştırmak gerek.
Bodrum ve Çeşme sahil kesimlerinde durum nedir?
Bodrum bir anlamda küçük İstanbul’dur. İlk zamanlarda ofisimize gelen büyük yatırımcılara Türkiye’nin hemen hemen her yerinden arsalar sunduk ama bir süre sonra hep aynı isteği almaya başladık: ‘sadece İstanbul sadece Bodrum’… Büyük yatırımcı başka yer istemiyor. İstanbul’daki binaları yıkıp, içinde oturanların bu süreçte kira giderlerini karşılayan inşaat firmaları İzmir, Antalya ya da Bursa gibi şehirlere gereken ilgiyi göstermiyor. Bodrum’da 7.000.000€’ya varan villa fiyatları, aylık 3.000€’ya çıkan aidatlar ile karşılaşır olduk. Yaz döneminde bir hastanız, cenazeniz olsa uçaklarda yer bulamıyorsunuz. İlginç olarak bir de İzmir’den satış konusunda çok talep alıyoruz. İzmir’de bu rakamları veren çıkmıyor deyip gerçek değerinin oldukça üstünde rakamlar iletiliyor. İstanbul’da en çok alıcısı olan 200.000 TL altında konutlar arsa fiyatları nedeniyle üretilemiyor. Metrekare fiyatlarının 35.000 TL’yi bulduğu yapılar var elimizde.
Bodrum’da da 5.000’e yakın satılamayan konut bulunuyor. Burada da değişen tüketici ihtiyaçlarına göre projeler yerine bulunan arsaya uygun projeler üretilmesi sorun. Bodrum’a giden aileler İstanbul’daki yaşamlarını aynı şekilde sürdürmek istiyor: otopark, güvenlik, havuz, profesyonel işletme… Kimse sadece bahçeli villaların olduğu, yarısı satılmamış, 365 gün işletilmeyen ölü mekanları istemiyor. Örneğin Mayıs ayında Yalıkavak’ta 1.000.000 Euro’ya satılan bir villayı gösterdiğimizde alıcı adayı soruları ile mal sahibini çileden çıkardı. İlk olarak jeneratör var mı diye açılan konu, evin fitness odası, güvenlik kamera sistemi, uydu internet bağlantısına gelince ortam iyice gerildi. Dikkatinizi çekerim kimse jakuzi, şömine sormuyor. Artık beklentiler farklı…
Geleceğe yönelik hedefleriniz nelerdir?
18 Ay gibi bir sürede 30 kişilik bir ekip olduk. Amacımız 24 ay sonunda 40 kişiyi geçmek. Ancak stratejik bir yaklaşımla müşterileri farklı segmentlere ayırıyoruz. Örneğin ofisteki 25 kişi bölgesinde uzmanlık yaparken; AVM, otel, iş merkezi, ofis gibi alanları çalışan ticari danışmanlarımız var. Ben ise ekstra lüks ve arsa üzerine sadece iş adamları, yatırımcılar ve cemiyet hayatı ile işlem yapıyorum. Örneğin Batı Ataşehir’de Türkiye’nin en özel plazasını kiralıyoruz. Her detayın en elit şekilde tasarlandığı ihtişamlı bir iş merkezi Worldwide Business Center. Bodrum’da Türkiye’nin sahil şeritlerinde şimdiye kadar yapılmış en lüks ve teknolojik rezidansları satıyoruz. Kısa sürede Türkiye’de gayrimenkul sektörünün çıtasını çok yukarılara taşıdık. İngilizce & İspanyolca bilen işletme masterı yapmış danışmanlar ve İstanbul’un kaliteli değerlerini işe alıyoruz. Orta vadede hedefimiz Türkiye’nin en beğenilen en çok çalışılmak istenen ofisi olmak.
Bir hedefim daha vardı: yıllardır aynı şeyi söylüyorum ‘İstanbul’da yaşayıp, Bodrum’da yaşlanacağım…’ diye. Geçenlerde kızıma sordum: ‘Bana ihtiyacın kalmadığında Bodrum’a yerleşeceğim’ diye. Aldığım cevap çok ilginçti: ‘Bu durumda hiçbir zaman.’ İnsan hayatı böyle sürprizlerle dolu… Kalabalık & sağlık olsun yeter ki…
Sizin eklemek istedikleriniz…
Amacım insanların yaşamına değer katan yapılarla onları buluşturmak. Tutku, aşk ve mutluluklarına ortak olup, hatırlanmak. Ülkem, şehrim ve insanlarım için yaptığım iyi işlerle anılmak. Güzel & kalıcı dostluklar kazanıp keyifle yaşamak, hepsi bu…
Bunu yaparken de çok önemli bir felsefem var: ‘Ticarette En Büyük Hile Dürüstlüktür’ Ben ve tüm şirketlerimde çalışanlarım etik, dürüst ve güvenilir olmak zorundadır. Başarı için gerekecek zamanı ben finanse etmeye hazırım. Yeter ki Türkiye’deki herkes; o şirketle iş yapılır, onlar farklı insanlardır imajına sahip olsun…